TANDOĞAN UYSAL: “Mucize Bekleyen Ülke: Türkiye’nin Sihirli Çıkışı Nerede Saklı?”

0



Ekonominin, siyasetin ve umudun halet-i ruhiyesi üzerine ironik bir bakış


Parçayı Yöneten, Ülkeyi Yönetir mi?

Türkiye, büyük bir orkestraya benziyor. Fakat sorun şu ki, her enstrümanı ayrı çalan bir müzik grubuyla senfoni yapılmaya çalışılıyor. Ve bu senfoniye bir şef aranıyor: parça yönetmeyi bilen biri. Çünkü bütünü yöneten çok oldu, ama parçaya hâkim olmayı başaran hâlâ yok.

Yollar Tamam, Ama Cüzdanlar Tünelde Kaldı

Yıllardır süren görsel kalkınma seferberliği meyvelerini (!) verdi: köprüler yükseldi, yollar genişledi, havaalanları büyüdü, tüneller açıldı. Ancak vatandaşın cüzdanı hâlâ çıkış tünelinde bekliyor. Enflasyon desen, Merkez Bankası grafiğinde değil; bizzat pazarda, markette, sokakta, sofrada. Üstelik bu tabloya yönelik “yeşil ışık” değil, sadece yüksek voltajlı zam fenerleri yanıyor.


Enflasyonla Mücadele: Altınla mı, Dolarla mı, Dua ile mi?

Dünya “3. Dünya Savaşı çıkar mı?” sorusuna cevap ararken, biz “Bugün peynirin kilosu kaç oldu?” sorusuyla meşgulüz. Altın, döviz ve petrolün her kıpırtısında Türkiye ekonomisinin tansiyonu fırlıyor. Evet, savaş tehlikesi ciddi ama Türkiye’deki çeyrek altın fiyatı da halkın psikolojisinde nükleer etki yaratıyor. Sahi, bu kadar dışa bağımlı bir ekonomik yapıyla içerden nasıl bir “mucize” beklenecek, orası meçhul.


İç Siyaset: Gözaltı – Tutuklama – Miting – Erken Seçim – Tekrar

Türkiye’de siyaset adeta bir tekrar tuşuna sıkışmış vaziyette. Gözaltılar, tutuklamalar, iktidara yönelik mitingler ve her sabah uyanıldığında Twitter’da (pardon, X’te) trend olan “erken seçim” çağrıları… Bu kısır döngüde seçmen neyi seçtiğini unutuyor, liderlerse neyi yönettiğini.

Bir yanda “Her şey yolunda!” diyen iktidar, diğer yanda “Bu yol nereye gidiyor?” diye soran muhalefet… Yol var ama yön belirsiz.


Bu Karanlık Tünelin Sonunda Işık mı, Yoksa Trenin Farı mı?

Önümüzde iki ihtimal var: Ya olağan seçimle bir değişim gelir ya da olağanüstü şartlarla olağan dışı gelişmeler yaşanır. Fakat bu tabloya bakıldığında kimsenin gerçek bir projeksiyonu yok. Herkes “umut”, “mucize”, “bizi bir şey kurtarır” gibi soyut kavramlara sarılmış. Halbuki ülke yönetimi dua ile değil, planla olur.

Ve “Mucize”nin Lügattaki Yeri

Sözün bittiği yerde mucize başlar derler. Ancak Türkiye’de sözün de, mucizenin de itibarı düşmüş durumda. Mucize bekleyen halk, artık hangi kapının tokmağına vuracağını şaşırmış. Beklenen o sihirli çözüm, hâlâ belirsizliğin sisleri arasında kayıp.

Belirsizlik, Yoksulluk ve Bir Tutam Umut

Bugünkü Türkiye fotoğrafı net: ekonomik kriz, siyasi tansiyon, toplumsal gerginlik. Renkli reklam panolarının ardında yoksullaşan bir halk, dev projelerin gölgesinde küçülen sofralar… Ve hâlâ bir umutla, “belki bir mucize olur” diyerek güne başlayan milyonlar.

Ama mucize beklemek yerine, akıl, bilim ve adaletle yola çıkmak gerek. Çünkü mucizeler bazen bir kişinin tokmağında değil, halkın ortak aklında saklıdır.

Beklemeyin, düşünün. Düşünmeyen için mucize bile yetmez.

Saygılarımla,

Tandoğan Uysal

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir